Doğru Beslenme Alışkanlığı Geliştirmek ve İştahsız Çocuğa Yaklaşım
Bir çocuk hekimine gelen yakınmalar arasında herhalde birinci .sırayı bebeğin veya çocuğun iştahsızlığı ile ilgili yakınmalar alır.Anneler çocuklarına çok zor yemek yedirdiklerinden,çocuğu aç bıraksalar da sonuç alamadıklarından yakınırlar.
Çocuktaki iştahsızlığın nedenleri çoğu zaman gerçek bir rahatsızlığa bağlı değildir.Benim gözlemlerime göre inatla ve gereksiniminden fazlası ile beslenmeye çalışılan çocuklar genellikle ileri zamanlarda iştahsız,yemeyi sorun haline getiren,hatta yemekten kaçan çocuklar olmaktadırlar.Buna karşılık anne de çocuk yemiyor diye iyice strese girip ısrarlarını arttırmakta,hatta zamanla günlük rutin tamamen yemek yedirme üzerine kurulmaktadır.Bu kısır döngü bir süre sonra içinden çıkılmaz hale gelmekte ve bazen anne psikolojik destek almadan çözülememektedir.
Çocuğun beslenme yönünden sağlıklı bir birey olmasının tohumları bebeklikten atılmaktadırBeslenme açısından önemli unsurlar bebeğin ve çocuğun yediklerinin içeriği ve niteliğidir..Bunlar kadar önemli olan ancak aileler tarafından sık sık göz ardı edilen bir başka unsur ise bebek ve çocuğun nasıl ve ne şekilde yediğidir..
Beslenme düzeni adını verdiğimiz bu belirleyici unsur bebeğin emzirilmesiyle başlayan, belli aralıklarla ve belli miktarlarda gıda alarak beslenme alışkanlığının kazanılmasıdır.
Beslenme düzeninin oluşturulmasında iyi bir anne -çocuk ilişkisinin çok payı vardır.Anne-bebek ilişkisinin iyi olması içinse anne ve bebeğin birlikte çok zaman geçirmesi ve birbirini tanıması gerekir.Bu tanışıklığın beslenme ile ilgili bölümünde anne bebeğin acıkma sıklığını bilmeli,bebeği ona göre beslemeye çalışmalıdır.
Bebek besledikten 3 saat sonra acıkıyor ama biz onu 7 saat sonra besliyorsak zaman içinde beslenme öncesi salgılanan hormonların düzeni şaşar.Bir iki saat,bir beş saat,bir yedi saat sonra beslenen çocukta zaman içinde tüm ayarlar bozulur.5-6 yaşta her gün yemeklerini belli saatlerde yiyen bir çocuk değil de ne zaman yiyeceği belli olmayan bir çocuk haline gelir.
Dokuz aylık bir bebek mutlaka aile sofrasına oturtulmalıdır.Bir yaşından sonra yemek yeme çocuğa yedirme değil mutlaka birlikte yemek eylemine dönüştürülmelidir. Sık sık elinde tabak ve kaşıkla bir aile bireyini karşısında gören çocuk bir süre sonra yemek yemeyi reddedebilmekte Ayrıca gereksiz yere çok sık beslenen çocuklarda nasıl olsa yakında bir yenisi gelir düşüncesiyle de yemek reddi gelişebilir.
Annenin özene bezene yaptığı yemekleri ısrarla reddeden bir çocuk annede gayretlerinin umursanmadığı hissini doğurabilir.Ancak beş yaşın altındaki çocuklarda böyle bir takdir beklemek de mümkün değildir doğal olarak.
Çocuğun nefret ettiğini bildiğimiz bir yemeyi ısrarla ona sunmaya devam ederseniz bu onun tercihlerini hiçe saymak anlamına gelir.Nasıl ki insanların damak tadlarına göre tercihleri söz konusu ise bebek ve çocukların da böyle bazı tercihleri olabileceğini kabul etmek gerekir.